Telefon
WhatsApp
İYİ Parti 6. Yılını Kutladı

28 Ekim Cumartesi günü, Ankara Atatürk Spor Salonu’nda Genel Başkan Meral Akşener ile birlikte Cumhuriyetin 100. yılını ve İYİ Partinin 6. yaşı kutlandı.

Açıklama şöyle:

 

"Cumhuriyetin 100’üncü, İYİ Parti’mizin 6’ncı yılını kutlamak üzerine hazırladığımız kutlama etkinliklerinde; görsel şölenlerle birlikte halk danslarına, kum sanatı gösterisine ve 100. yıl marşlarına yer verdik.

“Millî Duruş, Demokratik Yükseliş” şiarımızla; milletimizin siyasetteki yeni düzen talebini karşılamak üzere açtığımız yeni yoldaki vizyonumuzu gösteren Demokratik Millî Yükseliş Beyannamemizi tüm Türkiye’ye ilan ettik.

 

 

 

  1. yıl konuşmasına başlamadan önce geçtiğimiz akşam Gazze’de yaşananlara değinerek başlayan Genel Başkanımız; ‘’Katil Netanyahu’nun yaptığı soykırımı, Gazze’deki insanlık suçunu her bir kardeşimizin karşı karşıya kaldığı zulmü bütün kalbimizle kınıyor, lanetliyor, kınıyor ve katil Netanyahu’nun bir savaş suçlusu olduğunu bir kez daha tekrar ediyorum.’’ diye konuştu.

Gazze’de mezalime uğrayan vatandaşların insani ihtiyaçlara erişemediğini ifade eden Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener; ‘’İYİ Parti olarak kendi imkânlarımız içinde Sosyal Politikalar Başkanlığımızın başlattığı bir yardım kampanyası devam ettiriyoruz. Bir uçak kiralayıp Gazze'deki kardeşlerimize yardıma koşmaya gayret ediyoruz.’’ dedi.

Natanyahu’nun yanında duran devletlere seslenerek konuşmasına devam eden Genel Başkanımız; ‘’Katil Netanyahu'nun yanında duranlar; dünyanın bütün devletleri, dünyanın demokrasi şampiyonları; derhâl bu haksızlığa, bu soykırıma, bu zalimliğe, bu mezalime son verin! Yazıktır, günahtır! Türkiye'yi yönetenlere sesleniyorum; miting yapmak güzeldir ona itirazım yok. Keşke bir hafta evvel bir hafta sonra yapaydınız. Hepimizi çağırsaydınız. Türkiye bir ve beraber olarak orada olup sesini haykırsaydı. Ama bu yetmez. İç politikanın malzemesi hâline getirmek günahtır, ayıptır. Yapacağınız iş, uluslararası sistemde Türkiye'nin akıllı bir biçimde, sağduyulu bir biçimde en kısa sürede Gazze’de mezalime son verilmesini sağlamaktır.’’ diye konuştu.

 

Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener daha önce Uygur mezalimini dile getirdiği için Çin büyükelçisi tarafından tehdit edilen tek kişi olduğunu ve bugün yine İsrail elçisi tarafından hakarete maruz kalan tek lider olduğunu ifade ederek iktidara şu sözlerle seslendi:

‘’Ne yaptınız muhteremler? Size ne dedi katil Netanyahu? Beni tehdit ediyor. Tabii ki bizim için vız gelir tırıs gider. Ecel ne bir nefes evvel ne bir nefes sonradır. Nefesiniz bitecekse elbette Cenabıhak birilerini vesile kılacaktır. Ama buradan sesleniyorum. Geleceğiniz varsa göreceğiniz de vardır. Beni korkutmanız mümkün değildir muhteremler! Yabancısı, yerlisi hadi oradan der yolumuza devam ederiz! Dün Filistin büyükelçiliğini ziyaret eden arkadaşlarımıza Filistin büyükelçisinin bizatihi teşekkür etti ve ismen teşekkür ettiğini burada sizlerle paylaşıp ben de kendisine teşekkür ediyorum. Biz lafla peynir gemisi yürütmüyoruz. Biz dantelli çarşaflar giyip, masa örtüleri giyip Mehmetçiği Gazze'ye göndermiyoruz. Biz üstümüze düşeni yapmaya gayret eden bir muhalefet partisiyiz.’’

Salonu dolduran coşkulu kalabalığı selamlayarak konuşmasına başlayan Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener; ‘’Kurulduktan tam 6 yıl sonra İYİ Parti’yi; Türk siyasetinin nefes odasına, Türk milletinin gür sesine, tüm çıkar odaklarının da korkulu rüyasına dönüştüren siz dava arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Cumhuriyetimizin yeni yüzyılına girerken; kör hırslarla tehlikeye atılan geleceğimize, liyakatsiz ellerle tahrip edilen devlet geleneklerimize; kıymeti bilinmeyen Cumhuriyet değerlerimize sahip çıkan tüm İYİ Partililere teşekkür ediyorum. Allah, her birinizin emeklerinden razı olsun. Bin bir zorlukla partimizi bugünlere taşıdınız. Sağ olun, var olun.’’ dedi.

Genel Başkanımız, İYİ Parti olarak büyük bir demokrasi mücadelesinin önemli bir dönemecinde olduğumuzu vurgulayarak; ‘’Bugün; Türkiye’nin kaderini şahsi hırslarına bağlayanlara karşı, Türk milletinin iradesini hiçe sayanlara karşı, Cumhuriyet değerlerimizi yok etmeye çalışanlara karşı; 85 milyon adına gösterdiğimiz millî ve demokratik duruşun 6’ncı yıl dönümündeyiz. Evet. İYİ Parti bugün 6 yaşında! ‘6 ay dayanmaz.’ diyenlere inat dimdik ayaktayız ve 6 yaşındayız! Dağılmamızı, parçalanmamızı, yok olmamızı isteyenlere inat kocaman bir aileyiz ve 6 yaşındayız! Pes etmemizi, sinmemizi, vazgeçmemizi bekleyenlere inat; ilk günkü azim ve cesaretimizle bugün, burada, bu salondayız ve 6 yaşındayız!’’ diye konuştu.

İYİ Parti olarak geride bıraktığımız 6 yılı hiç kolay geçirmediğimizi ifade eden Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener; ‘’Birileri gibi yan gelip yatmadık, memleketimizi köşe bucak gezdik. Birileri gibi koltuk döşemesi eskitmedik; yağan kara, kavuran sıcağa aldırmadan ayakkabılarımızı eskittik.  Birileri gibi sırça köşklere kapanmadık; ev ev, dükkân dükkân dolaştık, dert dinledik. Birileri gibi milletimize üstten bakmadık, çilesine ortak olduk. Bize salon vermediler, sokaklarda yürüdük.  Elektriklerimizi kestiler, fener ışığında toplandık. Mikrofonlarımızı aldılar, megafondan konuştuk. Yeri geldi, kürsümüz bile olmadı. Ama pes etmedik; meyve kasalarına, sandalye tepelerine çıktı. Yine de milletimizle buluştuk.’’ diye konuştu.

Milletimizin derdinin duyulması ve sorunlarının çözülmesi için her türlü zorluklara direndiğimizi belirten Genel Başkanımız; ‘’Bizim bu yolda kaybedecek hiçbir şeyimiz olmadı! Milletimizin teveccühüne mazhar olmak dışında hiçbir çabamız olmadı! Memleketimiz için koyduğumuz hedefin dışında, hiçbir hedefimiz olmadı! Mesela bizim hiç yapışıp kaldığımız koltuklarımız olmadı! Mesela bizim hiç rant arsızı şakşakçılarımız olmadı! Mesela bizim hiç; algıyla, yalanla, iftirayla, propaganda yapan medyamız olmadı! Mesela bizim hiç; koltuk peşinde pazarlıklarımız, makam peşinde tavizlerimiz, mevki peşinde dostluklarımız da olmadı! Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Şükürler olsun ki olmadı! İyi ki de olmadı! İşte biz, bugünlere böyle geldik. Milletimizin desteği, inancı ve sevgisi dışında hiçbir şeyimiz olmadan geldik.’’ dedi.

İYİ Parti’nin kurulduğu günden beri yoğun bir taarruz altında olduğunu ifade eden Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, özellikle seçimlere tek başına girme kararımızın ardından bu taarruzun daha da arttığının altını çizerek; ‘’Biz bugüne kadar nasıl ayakta kaldıysak; evelallah milletimizin teveccühüyle bugünden sonra da kaya gibi durmaya devam edeceğiz! Şunu herkes çok iyi bilsin ki; İYİ Parti Türkiye’de uzun zaman sonra umudu yeniden yeşerten partidir. Tüm öğrenilmiş çaresizliklere, seçenek diye ambalajlanan tüm dayatmalara karşı; ısrarla, inatla mücadele eden tek partidir!  Ve iki ayrı yandan çekiştirilip birbirinin karşısına dikilen milletimizin barışma ve kucaklaşma yuvası İYİ Parti’dir! Her türlü zorluğa, her türlü engele rağmen hızla büyüyen bir siyasi parti olarak; elbette Türkiye’yi de büyüteceğiz! Her türlü saldırıya rağmen başını dik tutan bir parti olarak; elbette Türkiye’nin de başını dik tutacağız! Türlü entrikalara, türlü kumpaslara karşı kendini koruyan bir parti olarak; elbette Türkiye’yi de entrikalara, kumpaslara karşı koruyacağız! Toplumun farklı kesimlerini kendi çatısı altında buluşturan bir parti olarak; elbette Türkiye’yi de barıştıracak, yeniden huzuru getireceğiz! Kendini sürekli yenileyen ve geliştiren bir parti olarak; elbette Türk siyasetini de yenileyeceğiz, geliştireceğiz!’’ dedi.

İYİ Parti’nin bundan 6 yıl önce yozlaşmış bir iktidarla tükenmiş bir muhalefet arasına sıkışan Türk milletine nefes aldırmak için kurulduğunu ifade eden Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener; ‘’Geri geri koşanların, statükodan beslenenlerin, koltuğuna yapışıp kalanların Türkiye’ye verecek hiçbir şeyleri olmadığını bildiğimiz için kurduk. Türk milletinin tarihin her döneminde, memleket her dara düştüğünde ortaya koyduğu o çelikten iradeyi o gün yeniden gördüğümüz için kurduk. Ergenekon’da demirden dağları eritip yeni bir yol açan irade, aynı iradeydi! Malazgirt’te 300 bin kişilik orduya karşı, 27 bin askeriyle Anadolu’ya doğru yeni bir yol açan irade, aynı iradeydi! Bir yanda cehle, diğer yanda kahre direnirken; ‘Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet’ diyerek hürriyete doğru yeni bir yol açan irade, aynı iradeydi! Zalimin zulmüne de mücrimin gücüne de boyun eğmeyen; ‘Ya istiklal ya ölüm!’ diyerek istiklale doğru yeni bir yol açan irade, aynı iradeydi! Ne Sevr’in işgaline ne de manda ve himayeye razı gelmeyip; yedi düvele karşı istikbale doğru yeni bir yol açan irade, aynı iradeydi! Küstah dayatmalara karşı; ‘Gerekirse yeni bir dünya kurulur.’ diyerek kendi yolunu kendi açan da yine aynı iradeydi! İşte biz de İYİ Parti olarak ilhamımızı, bu iradeden alıyoruz! Cesaretimizi, milletimizden alıyoruz! Kararlılığımızı, tarihimizden alıyoruz! Geçmişten aldığımız dersleri geleceğimiz için bir pusula olarak sımsıkı elimizde tutuyoruz!’’ dedi.

Milletin asıl beklentisinin iktidardan önce Türkiye’deki siyasi anlayışın değişmesi olduğunu vurgulayan Genel Başkanımız Sayın Akşener; ‘’Biz İYİ Parti olarak; milletimizin bu haklı talebine, bu haklı beklentisine, bu karşı konulmaz iradeye kayıtsız kalamayız. Görmezden gelemeyiz. Üç maymunu oynayarak o ucuz siyaseti yapamayız. Ülkemizin bugün içinde bulunduğu durum, düpedüz bir demokrasi krizidir. Yeni bir düzen kurulmadan da bu krizin aşılması mümkün değildir. İşte biz o yeni düzene giden yolu açıyoruz! Bu yeni yolun ilk adımı olarak da aynı hataları tekrarlayarak yeni sonuçlar beklemenin beyhude olduğunun bilinciyle; önümüzdeki seçimlere hür ve müstakil olarak tek başımıza giriyoruz! Birilerine kazandırmak ya da kaybettirmek için değil; biz milletimizle birlikte ve sadece milletimize kazandırmak için yola çıkıyoruz! Hem 2024’te başarı sağlamayı hem de 2028’e uzanan bir büyük toplumsal değişim rüzgârını sadece ve sadece milletimizle birlikte oluşturmak için yola çıkıyoruz!’’ diye konuştu.

Siyasetin içinde bulunduğu mevcut durumda Cumhuriyet değerlerine sahip çıkılamadığının altını çizen Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener; ‘’Bir taraf Cumhuriyete karşı, acayip bir alerji duyuyor. 29 Ekim’in kutlanmasından bile rahatsız oluyor. Cumhuriyetimizi; ellerini kollarını bağlayan bir pranga, aşmaları gereken bir engel olarak görüyor. Bu yüzden; ‘Narkoz odası’, ‘devre arası’ olarak nitelendirip her fırsatta nefretini dışa vuruyor. Hatta Gazi Mustafa Kemal Atatürkümüzün olmadığı bir Cumhuriyet resmi çizecek alternatif bir Cumhuriyet hikâyesi yazacak kadar da yoldan çıkıyor. Diğer taraf ise Cumhuriyete ve değerlerine sadakat duygusuyla değil, sahiplik hissiyle hareket ediyor. Cumhuriyeti kendi tapulu mülkü gibi görüyor. Her cümlesine mutlaka; ‘Cumhuriyet’i biz kurduk.’ diyerek başlayıp; şahsi hırslarına, çıkarlarına ve hatalarına meşruiyet kazandırmak için Cumhuriyeti kullanıyor. Hâlbuki Cumhuriyet ne çiğ bir zihniyetin kinine ne de sığ bir zihniyetin hırslarına mahkûm edilecek kadar değersiz değildir. Asla yok sayılamayacak, asla dokunulamayacak en temel değerimizdir. Eşit, şerefli ve müreffeh bir yaşamı her birimiz için mümkün kılan kanatlarımızdır. Ve Cumhuriyeti, bir siyasi parti kurmamıştır. Cumhuriyeti; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün liderliğinde topyekûn olarak, yüce Türk milleti kurmuştur! Dolayısıyla Cumhuriyetimiz, şuna buna değil, bizzat milletimize aittir. Cumhuriyetimiz, kerameti kendinden menkul nobranların değil, bu milletin tüm evlatlarınındır yani hepimizindir.’’ diye konuştu.

 

Aynı çerçevede demokrasi kavramına olan bakış açısını değerlendiren Genel Başkanımız; ‘’Bir taraf demokrasiyi, işine geldiğinde binip işine gelmediğinde indiği bir tramvay olarak görürken; diğer taraf ise milletin ve memleketin birliğine yönelik her türlü kötülüğe kalkan olarak demokrasiyi kullanıyor. Hâlbuki demokrasi ne iktidarı korumak ne de kirli ajandaları perdelemek için kullanılacak bir araç değildir. Demokrasi; ancak ve ancak millet için milletle beraber ve millete doğru yönelen asil bir amaçtır. Bireyin, ailenin ve nihayetinde toplumun birbirine düşman olmadan huzurla yaşayabileceği; sokaklarında, caddelerinde, çarşı ve pazarlarında yüzünün de yüreğinin de kararmadan dolaşabileceği bir düzendir.’’ dedi.

Yine aynı çerçevede hürriyet kavramına ilişkin konuşan Genel Başkanımız; ‘’Hürriyet için de durum pek farklı değil. Bir taraf kurduğu istibdat düzenini, bir hürriyet mücadelesi olarak pazarlıyor. Bu mücadeleden dolayı da kendisinden farklı düşünenleri; tutuklamayı, susturmayı ve bastırmayı meşru görüyor. Diğer taraf ise sınırlarını ve boyutunu kendisi belirlediği şekilde işine geldiği müddetçe ve sadece kendisine boyun eğme şartıyla hürriyetin ‘yılmaz’ savunuculuğu yapıyor. Hâlbuki hürriyet bir millî ruhtur! Hiçbir ferdin ya da grubun gölgeleyemeyeceği şanlı bir davadır! Türk Devleti’nin kutlu mirasıdır! Türk Milleti’nin en helal hakkıdır! Ve hürriyet; ne kendi düzenini koruma bahanesiyle tel örgülere, kelepçelere ve prangalara meşruiyet kazandıracak bir aparat ne de birilerinin icazetine tabi bir lütuf değildir! İYİ Parti var oldukça da olmayacaktır!’’ ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin içinde bulunduğu kutuplaşma ikliminde milliyetçilik kavramının da içinin boşaltılmaya çalışıldığını vurgulayan Genel Başkanımız; ‘’Bir taraf daha Türklüğe olan düşmanlığını bile gizleyemezken; bir yandan meydanlarda utanmadan milliyetçilik nutukları atıp, diğer yandan da mevzu zülfü yâre dokunduğunda milliyetçiliği ‘suç’ unsuru sayıyor. Batuhan sığınmacılara laf ettiği, milliyetçiliği savunduğu için 40 gün yattı, kafa da kazındı. Batuhan Çolak'ın şahsında bugün itibariyle milliyetçilik suçmuş bunların gözünde. Ama biz de diyoruz ki; hadi oradan be! Hadi oradan be! Gücünüz yetmez, nefesiniz yetmez! Ama diğer taraf ise milliyetçiliğe işine geldiğinde; ‘Aslında biz de milliyetçiyiz.’ diyerek kullanıp işine gelmediğindeyse faşist ilan ederek buruşturup atabileceği, kendi ayıplarını temizlediği sürece kullanışlı olan bir kâğıt havlu muamelesi yapıyor. Hâlbuki Türk milliyetçiliği ne Türk demekten korkanlar için bir ‘acil durumda basınız’ butonu ne de popülist amaçlar için seçim dönemlerinde başvurulacak bir kulüp üyeliği değildir! Türk milliyetçiliğin tapusu, Türk milletine aittir. Bu yüzden her şeyden önce Türk milletini çok sevmek gerekir. Çünkü milliyetçilik; duygu ister, gönül ister, samimiyet ister. Kendi vatanına, kendi toprağına kazandırma arzusu ister. Fikirleri aksiyona dönüştürme, kabiliyeti ister. Yani kuru söylemlerle, kürsü şovlarıyla milliyetçi olunmaz; Mustafa Kemal gibi eylemle milliyetçi olunur!’’ diye konuştu.

Türk siyasetinin içinde bulunduğu bu kutuplaşma ikliminde devlete bakış açısının bile ayrıştığını ifade eden Genel Başkanımız; ‘’Bir taraf devlet kendi tapulu mülkü görüp devletin gücünü millete hizmet etmek için değil, millete zulmetmek için kullanırken; diğer taraf ise her şeyin mübah olduğu kirli bir rekabetin mücadele zemini olarak görüyor. Bu yüzden de devlete yönelen tehditlerden bile siyasi rant çıkarma gafletine düşüyor. Yani yangın söndürmenin değil, yangından mal kaçırmanın peşinde koşuyor. Hâlbuki devlet; bir kişinin ya da bir grubun değil, milletin devletidir. Türk Milleti, devletsiz olmaz. Ve Türk Devleti suni kayıkçı kavgalarının, üzerinde şımarıkça yapılacağı bir mecra değildir. Çünkü biz, devletimize kavuşmak için; kadınıyla, erkeğiyle yaşlısıyla, genciyle Atamızın liderliğinde hep birlikte çok çetin bir mücadele verdik. O yüzden de bugün birilerinin gelip bu mücadeleyi değersizleştirerek; devletimizi yozlaştırmasına da, düşmanlaştırmasına da izin vermeyiz! Asla da izin vermeyeceğiz!’’ dedi.

Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi iklimde; cumhuriyet, demokrasi, hürriyet, milliyetçilik ve devlet kavramlarının keskin bir şekilde kutuplaştığını ancak iki kutbun ortaklaştığı tek alanın millet olduğunu ironik bir dille vurgulayan Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener; ‘’İki taraf da milleti; söz dinlemesi, uslu durması ve kendisine itaat etmesi gereken bir insan topluluğu olarak görüyor. Bir tarafa oy verdiği sürece o taraf için makbul olan insanlarımızı, bir itirazını dile getirdiğinde veya diğer tarafa oy vermeye kalktığında bir taraf; hain, nankör ve hatta terörist ilan ederken; diğer taraf ise cahil, ahlaksız veya onursuz olarak yaftalıyor. Hâlbuki millet bu toprakların harcı, temeli, direğidir! Hürdür ve hiç kimsenin de tapulu malı değildir! Tarihin her döneminde aziz olan Türk milletinden hiç kimse bir tebaa çıkartamaz! İstiklalini; kanıyla, canıyla, yüreğiyle kazanmış bir milletten hiç kimse boyun eğmesini bekleyemez! 100 yıldır ortak hatıra mirasında, ortak arzuda ve ortak aidiyette olan bir milleti; hiç kimse bölemez, ayrıştıramaz, ötekileştiremez! Hiç kimse milleti, siyasi tercihlerinden ötürü aşağılamaya cüret edemez. Çünkü egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir ve hiç kimse bunu değiştiremez!’’ diye konuştu.

İYİ Parti olarak böyle bir kutup siyasetinden doğan iki anlayışı da reddettiğimizi ifade eden Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener; ‘’Biz milletimizin birlik ve beraberliğine zarar verme pahasına; kendi çıkar ve emelleri doğrultusunda değerlerimizi yozlaştıran, kavramların içini boşaltan ve kendilerine göre yeniden tanımlayan bu iki anlayışı da reddediyoruz! Türk milletini sığ ve suni tartışmalar üzerinden iki kutuptan birini seçmeye zorlayan faydasız siyaseti de reddediyoruz! İçinde milletin olmadığı ajandaları dayatıp bizi; devlet geleneklerimizle, Cumhuriyet değerlerimizle milletimizi muasır medeniyetler seviyesine ulaştırma hedefimizden alıkoymaya çalışan basiretsiz siyaseti de reddediyoruz! Biz memleketimizi, bu kaostan çıkarmak istiyoruz! Biz milletimizi, bu ayrışmadan kurtarmak istiyoruz! Biz bu ülkeyi, hakkıyla yönetmek istiyoruz! İşte o nedenle bugün buradan İYİ Parti olarak; milletimizin siyasetteki yeni düzen talebini, karşılamak üzere açtığımız yeni yoldaki vizyonumuzu gösteren Demokratik Millî Yükseliş Beyannamemizi tüm Türkiye’ye ilan ediyoruz!’’ dedi.

İYİ Parti olarak ortaya koyduğumuz Demokratik Millî Yükseliş vizyonumuzla neyi amaçladığımızı anlatan Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener; ‘’İYİ Parti olarak; hür ve millî siyaset anlayışımız gereği Cumhuriyetimizin yeni yüzyılının en medeni, en müreffeh millet olarak varlığımızı yüceltecek; memleketimizi muasır medeniyetler seviyesine ve ötesine taşıyacak Demokratik Millî Yükseliş Yüzyılı olması hedefiyle bu yola çıkıyoruz. Bu çerçevede ortaya koyduğumuz Demokratik Millî Yükseliş Vizyonumuzla amacımız; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni küresel düzeyde barış, huzur ve istikrarın güvencesi olan dünya lideri bir ülke yapmaktır. Türk milletini küresel işleyişin mimarı, İslam ahlakının timsali, insanlık değerlerinin koruyucusu olarak kudret ve adalet sahibi aktif bir beşerî güç yapmaktır. Hakka, adalete, hürriyete, eşitliğe, refaha, mutluluğa ve millî birliğe dayalı unsurlarıyla; öncü, dinamik ve imrenilen bir medeniyet toplumu yapmaktır. İnsanlarımızın; millî ve evrensel değerleri taşıyan, millet iradesine ve demokrasiye saygılı, ahlakı ve maneviyatı yüksek; gelişime, yeniliğe ve adil rekabete açık, barışı ve dostluğu esas alan tutkulu, inanmış ve güvenilir bireyler olarak yeni yüzyıla, damga vurmalarının, önünü açmaktır.’’ diye konuştu.

Demokratik Millî Yükseliş vizyonumuzun gerçekleşmesini sağlayacak iki temel zemini; ‘’Bunlardan biri dinamik, toplumsal zeminimiz yani mensubu olduğumuz milletimizdir. Güçlendirmemiz gereken normlar, değerler, kurumlar ve uygulamalardır. Ve milletçe bizi birbirimize bağlayan dilek, ülkü ve iktisat birliğinden neşet eder. Diğer zeminimiz ise statik ve toplumla ilgili olmayan fiziki zemindir. Yani vatanımız, coğrafyamız, demografimiz, uluslararası ilişkilerimizdir.’’ sözleriyle açıklayan Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, Demokratik Millî Yükseliş’in 8 temel prensibini şu sözlerle anlattı:

‘’1- Dünya arenasında, tam bağımsız ve egemen bir kudret olarak var olacak; millî varlığımızı, bekamızı her daim koruyacağız.

2- Milli hâkimiyetimizde sürekliliği sağlayacak; millî çıkarlarımız aleyhindeki tüm güçlere ve tehditlere her an ve her daim direneceğiz.

3- Askerî ve jeopolitik güçler arasında etkin olacak küresel dengelerin kurucusu ve kollayıcısı olarak Türk Barışı’nı egemen kılacağız.

4- Sanayide sektörel millî şampiyonlar çıkartacak; Türkiye’yi öncelikle bölgesel bir güç hâline getireceğiz.

5- Stratejik bilim ve teknoloji dikeylerinde dünyada öncü ülke olacağız.

6- Küresel ticaret, yatırım ve sermaye piyasalarında güçlü ve sürekli güçlenen bir konuma geleceğiz.

7- Milletlerarası kurum ve standartlarda güçlü ve baskın bir konuma ulaşacak; hakka, adalete, hürriyete, eşitliğe, refaha, mutluluğa ve millî birliğe dayalı bir büyük medeniyet toplumu olarak insanlığa örnek olacağız.

8- Elbette bunun için de insan odaklı ve insan mutluluğunu esas alan yeni bir siyaset anlayışını ülkemizde hâkim kılacağız.’’

Demokratik Millî Yükseliş anlayışının Türkiye’ye, Türk milletine ve Türk siyasetine kazanımlarını anlatan Genel Başkanımız; ‘’Demokratik Millî Yükselişimizle birlikte demokrasinin öznesi de yüklemi de millet olacak! Siyaset, kişisel çıkar odaklarının hapsettiği kör kuyudan çıkacak! Üstünlerin hukukunun değil, hukukun üstün olduğu yeni bir düzen gelecek! Devletin kudreti olan yasama, yürütme ve yargı; yeniden millî hâkimiyet ilkesiyle bütünleşecek! Milletin verdiği yetkiyle emanet aldığı devleti, şahsi ganimeti olarak gören anlayış tarih olacak! ‘Devlet benim’ diyenlerin yerini, millet iradesini her makamdan üstün görenler alacak! Millî demografimizi ve kültürümüzü tehdit eden sığınmacı istilası geride kalacak! Ve tüm bunları gerçekleştirmek için biz İYİ Parti olarak; her daim millî düşünüp küresel davranacağız! Yeni dünya düzeninde; millî alaka, millî karakter, millî kültür ve millî menfaatten oluşan millî güç vasfımızın küresel boyutunu da dikkate alarak kutup başı olma gücümüze mutlaka kavuşacağız.’’ diye konuştu.

Türkiye’nin Demokratik Millî Yükselişini gerçekleştirmek için İYİ Parti olarak bizlere büyük bir görev düştüğünü ifade eden Genel Başkanımız; ‘’Her zamankinden daha çok emek vereceğimiz, daha çok mücadele edeceğimiz ve daha çok çalışacağımız çetin bir sürece giriyoruz. Şu andan itibaren geçireceğimiz her günü, yarın seçim varmış gibi geçireceğiz! Sıkılmadık el, çalmadık kapı, dinlenmedik dert bırakmayacağız! Memleket sevdasına adanmış gönüllerimizle; birbirinden yetenekli, birbirinden liyakatli kadrolarımızla; 81 ilimizin her birini yönetmeye muktedir adaylarımızla Türkiye’nin dört bir yanında olacağız! Hiçbir talep görmezden gelinmesin diye, hiçbir fikir bastırılmasın diye, hiçbir hak çalınmasın diye milletimizin yanı başında olacağız! Tarihimizi özümüzde, Ata’mızı gönlümüzde, milletimizi başımızın üzerinde taşıyacak; cumhuriyetimizin yılmaz bekçisi olacağız!’’ dedi.

Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener coşkulu kalabalığa seslenerek konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

‘’Yiğit kardeşlerim, cesur dava arkadaşlarım! Büyük Türk Milleti’nin iradesiyle açtığımız bu yeni sayfada her türlü mücadeleye hazır olun! Türk siyasetine varlığımızla kattığımız değişimin karşısında her türlü engele hazır olun! Millî Duruş, Demokratik Yükseliş şiarıyla çıktığımız hür davamızda her türlü saldırıya hazır olun! Tüm engelleri aşıp, tüm duvarları yıkıp; ülkemizi yeni yüzyılında Demokratik Millî Yükselişe kavuşturmaya hazır olun! Yüce Allah, bizleri millet yolunda utandırmasın! Hepimizin yar ve yardımcısı olsun! Gazamız mübarek olsun! Başarac

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!