Harran'ın İlginç ve Muhteşem Tarihi
Harran'ın İlginç ve Harika Tarihi ile Büyülüyor!
Harran'ın İlginç Tarihi
Şanlıurfa’nın 44 kilometre güneydoğusunda, tarihin derinliklerinden günümüze uzanan bir açık hava müzesi gibi yükselen Harran, insanlık tarihinin en eski yerleşimlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Bereketli Hilal’in kuzey ucunda, Mezopotamya’yı Anadolu’ya bağlayan kadim ticaret yollarının kesişim noktasında yer alan bu gizemli şehir, yaklaşık 6 bin yıllık yazılı geçmişiyle adeta bir zaman kapsülü. Harran’ın ilginç tarihi, hem arkeolojik buluntularla hem de efsanelerle dolu bir serüven sunuyor.
Adı ve Kökeni: “Yolların Kesiştiği Yer”
Harran’ın adı, Sümerce ve Akatça’da “yol”, “kervan” veya “seyahat” anlamına gelen “harran-u” kelimesinden türemiş. Bazı kaynaklar ise bu ismin “kesişen yollar” ya da “şiddetli sıcak” gibi anlamlara geldiğini öne sürüyor. MÖ 2250’lere tarihlenen Ebla tabletlerinde “Ha-ra-an” olarak anılan şehir, MÖ 2. bin yıla ait Kültepe ve Mari tabletlerinde ise “Har-ra-na” şeklinde geçiyor. Bu isimler, Harran’ın stratejik konumuyla bir ticaret ve kültür merkezi olduğunu kanıtlıyor.
Kutsal Şehir: İbrahim Peygamber ve Ay Tanrısı Sin
Harran, dini açıdan da eşsiz bir geçmişe sahip. Tevrat’ta “Haran” olarak adı geçen bu yerin, Hz. İbrahim’in Filistin’e gitmeden önce yaşadığı şehir olduğu belirtiliyor. İslam tarihçileri, Harran’ın kuruluşunu Nuh Peygamber’in torunlarından Kaynan’a ya da İbrahim Peygamber’in kardeşi Aran’a (Haran) bağlıyor. 13. yüzyıl tarihçisi İbn-i Şeddad, Harran’da Hz. İbrahim’in evi, mescidi ve yaslandığı bir taşın bulunduğunu yazmış. Bugün bile Harran, “İbrahim Peygamber’in şehri” olarak anılıyor.
Öte yandan Harran, Mezopotamya politeizminin önemli merkezlerinden biriydi. Ay Tanrısı Sin’e adanmış tapınaklarıyla ünlenen şehir, gökyüzüne duyulan hayranlığın bir sembolüydü. Sin Mabedi, MÖ 2000’lerde inşa edilmiş ve Babil döneminde antlaşmaların imzalandığı kutsal bir mekan olarak bilinirdi. Harran’ın bu dini kimliği, astronomi biliminin burada gelişmesine de zemin hazırladı.
Bilim ve Felsefenin Beşiği
Harran, tarihin ilk üniversitesine ev sahipliği yapmış bir şehir olarak da biliniyor. Harran Okulu ya da Harran Üniversitesi, Antik Çağ’dan İslam’ın Altın Çağı’na uzanan bir köprü oldu. Astronomi, matematik, tıp ve felsefe alanlarında çığır açan bu merkezde, Thabit ibn Qurra ve El-Battani gibi dünyaca ünlü bilginler yetişti. Emevi Halifesi II. Mervan’ın 744’te Harran’ı başkent yapmasıyla bilimsel çalışmalar ivme kazandı. Abbâsîler döneminde ise Harran, Yunan ve Süryani eserlerinin Arapça’ya çevrildiği bir çeviri merkezi haline geldi. Harran Felsefe Ekolü, eski Yunan düşüncesini İslam dünyasına taşıyarak medeniyetler arası bir köprü kurdu.
Mimari Harikalar: Konik Kubbeli Evler ve Ulu Cami
Harran’ın en çarpıcı özelliklerinden biri, konik kubbeli evleri. 150-200 yıl öncesine dayanan bu yapılar, topraktan inşa edilmiş ve yazın serin, kışın sıcak tutma özellikleriyle yöre insanının hayatını kolaylaştırmış. Bugün yaklaşık 900 tanesi ayakta olan bu evler, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alıyor ve Harran’ın simgesi haline gelmiş durumda.
Bir diğer önemli yapı ise Harran Ulu Cami. Anadolu’nun en eski ve en büyük camilerinden biri olan bu eser, zengin taş süslemeleri ve revaklı avlusuyla dikkat çekiyor. Emevîler döneminde yenilenen cami, bir zamanlar gözlemevi olarak da kullanılmış ve “Cennetin Kapısı” diye anılmış.
Yükseliş ve Çöküş
Harran, Asurlular, Babiller, Persler, Romalılar, Emevîler ve Abbasîler gibi pek çok medeniyete ev sahipliği yaptı. Ancak 13. yüzyılda Moğol istilası, şehrin kaderini değiştirdi. 1271’de Moğollar tarafından yakılıp yıkılan Harran, bir daha eski ihtişamına kavuşamadı. Ünlü seyyah Evliya Çelebi, 17. yüzyılda Harran’ı “harap, evler toprak, kalesinde insan kalmamış” diye tarif etmiş. Cüllab ve Deysan ırmaklarının kuruması da ovayı susuz bırakarak çölleşmesine neden oldu.
Yeniden Doğuş: GAP ile Gelen Hayat
Harran’ın makûs talihi, 20. yüzyılın sonlarında Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) ile değişti. Fırat Nehri’nin suları, kanallar aracılığıyla Harran Ovası’na ulaştı ve şehir eski verimli günlerine geri döndü. Bugün Türkiye’nin pamuk ihtiyacının yarısını karşılayan Harran Ovası, “beyaz altın” ile bereketlendi.
Gizemli ve Çekici Bir Miras
Harran, höyüğü, kalesi, surları ve eşsiz evleriyle tarihin canlı bir tanığı. Her köşesinde başka bir hikaye barındıran bu şehir, ziyaretçilerini mistik bir yolculuğa davet ediyor. Bilimden dine, ticaretten mimariye uzanan ilginç tarihiyle Harran, insanlık mirasının en değerli hazinelerinden biri olarak keşfedilmeyi bekliyor.
Benzer Haberler
Harran'ın İlginç ve Muhteşem Tarihi
Kulis TV'ye Ankara'dan Büyük Ödül
Şanlıurfa’da Gazelhan Kırmızı’dan Acı Haber
Ferdî Tayfur Hayatını Kaybetti
Ayna Gurubu Urfa'da Konser Verecek
Urfa'da Tabula Ansata Bulundu
Ünlü Türkücü İbrahim Tatlıses’ten Başkan Gülpınar’a Ziyaret
Urfa'da Tiyatro Oyunlarına Yoğun İlgi